8 Şubat 2014 Cumartesi

Herhangi Bir Şubat Günü

Herhangi bir Şubat günü
‘- Bir kadeh daha…’ dedi kadın.
Yeryüzündeki mahkûmiyetine söverken…
Avuçlarındaki sızıya aldırmadan kadehini kavrayıp
"-Tanrı’ya!" dedi.
Vicdan azabı işlendiğinde geceye tüm ruhlar ölümü dilerdi
‘-Tanrı’ya!’
Tanrı’nın huzurundan kovulan kadın
Bir gözyaşı eşliğinde ağıt yakıyordu;
Yitirilmiş bir düşe…
"-Ve o gün, tüm melekler yankılanan çanlar eşliğinde karartmıştı geçmişi…"
Geçmişin perdesi;
Dört bir yandan çekilirken şehre…
Kadın,
Tüm sarhoşluğu ile bir sokak kenarında vals ediyordu.
"-Geçmiş!"
Geleceği sömüren en yüce gerçek!

Ve hepimiz kandırılmadık mı? 
"Gelecek"  ile..

Ebru Yenicevardarlı Ağırcan

Ve Bir Özlem Daha

‘- Boş bir bekleyiş,
Bir kış günü,
Ve bir özlem daha…’

İşte sarılıp yakılmayı bekleyen bu üçlü,
Benliğimdeki en yüce karmaşa…

Bir labirentte yapayalnız kalmış bir ruh gibi
Yas tutuyorum, var olmayışına..

‘- Belki bir dilek hakkım olsa…’
diye başlayan cümlelere sürgün ediyorum seni.

Tanrı’ya kızıyorum.
Çünkü;

‘’ -Her anı,
Her siluette,
Farklı bir replik ile aynı sahnede bizi, hem var ediyor hem de yok ediyor..’’

- Neden seni hak etmemiş olabilirim, Josephine?
Oysa küçük bir kız çocuğuydum.

Ve var olmalıydın.

‘- Seni, seninle yaşamalıydım Josephine.’
Bir uyuşturucu eşliğinde olmamalıydı bu.


Ebru Yenicevardarlı Ağırcan

Lâl

  Bağırmak istiyorum, bir şeyleri dağıtmak, günlerce sövmek, hiç durmadan ağlamak istiyorum. Tüm iliklerime kadar titrerken artık kızgınlığı...