9 Şubat 2022 Çarşamba

Lâl

  Bağırmak istiyorum, bir şeyleri dağıtmak, günlerce sövmek, hiç durmadan ağlamak istiyorum. Tüm iliklerime kadar titrerken artık kızgınlığım bile benliğimde tutsak, susmak bilmeyen yakarışlar zihnimde ki ışıkları tek tek söndürüyor. Ah bu yük, ruhuma o kadar fazla ki karanlığın ortasında bir boşlukta öylece bakakalmışım misali; öylece bakıyorum boşluğa ve yitip gidiyor avuçlarımdan tüm değerlerim... Sahi Tanrı nerede şimdi? Ruhum yapayalnız ve paramparça, dilim lâl, kocaman bir boşluk,  "Tanrı" desen çoktan gitmiş... 


Ebru Yenicevardarlı Ağırcan

4 Nisan 2019 Perşembe

Tabiatın Aşk Hâli

Günlerden birgün bir kadın ve bir adam yaratıldı.
“- Seni gördüğüm an anladım.” dedi kadın.
Tanrı, aşk ile vaftiz ettiği ruhları bedenlerine yavaşça işledi.
“- Dudaklarında sonsuz sevginin mührü vardı.” 
Ve rüzgar Mikâil’in kanatlarından süzülerek varoluşa bir armağan sundu.
“- Zaman, aleyhlerine işliyordu.”
Takvim yaprakları Azrail’in avuçlarında ki kupa asını andırıyordu.
“- Sarıldılar, yeryüzü sarmaşıklara ayrıldı.”
Her ânda bir anı yankılandı.
“- Sonsuza dek dediler birbirlerine...”
Sonsuz sevgiydi işte bu!
“- İşte bu tabiatın aşk hâliydi.”

Ebru Yenicevardarlı Ağırcan

25 Haziran 2018 Pazartesi

Labirent

Josephine,
Her ne kadar aldırış etmemeye dirensem de toprağın çamuruna, hissediyorum. Her geçen gün bu bataklıkta sürükleniyor ruhum. Benliğimde uçsuz bucaksız daimi bir karmaşa eşiğinde öylece oturmuş birkaç melodi mırıldanıyorum. Ve seyre dalıyorum anılara, akrep yelkovana karşı koyamıyor, yaşlanıyorum. Uğurladığım ruhların haddi hesabı yok, Tanrı kızgın. Kalbim iki can vermiş maziye, avuçlarımda geçmiş ve geleceğin oluşturduğu onlarca labirent; burada çıkış yok.   
  

Ebru Yenicevardarlı Ağırcan 

4 Şubat 2018 Pazar

Bir Ukte Özlem

Bugün evine geldim.
Her yerde arıyorum seni;
Duvarlarda siluetin,
Televizyon yayınında kelimelerin,
Anneannemin gözlerinde gözlerin...
-mışcasına anımsıyorum.
Özlüyorum; 
Yastığına başımı koyup,
Bakışmalarımızı hatırlıyorum.
Duvar saatinin tik takları beni zamanda sürüklemeye kâfi.
Ah ediyorum geleceğe, 
Bundandır bu kıyamet.
Karşıma gel,
Sandalyeden yaptığımız o penceremizden bakayım sana.
Tebessümünden yoksunum.
Gözlerim doluyor,
Karşında ağlamayacağıma söz vermiştim oysa...
Sensiz tam anlamıyla karanlıktayım.
Koruyamıyorum hiçbir şeyi,
Öyle bıraktım ki hayallerimi,
Boşlukta savruluyorum.
Bomboş baktığımda güçlü diyorlar bana...
Hissetmemek zannediyorlar,
Oysa ki en derinden hissediyorum.
Tanrı’nın bana en güzel mucizesiydin sen,
Yılların benden götüremediği tek şey budur.
Toprağına karışan gözyaşlarımdan filizlenen çiçekler; 
Bir gün kurduğumuz tüm düşler gerçek olacak... 
Bunu biliyorum, bunu hissediyorum.
Kavuşmamıza az kaldı,
Birkaç ay, birkaç gün...
Öyle özledim ki yanı başında uyumayı... 
Az kaldı.

Ruhun şad olsun geçmişim, geleceğim, her şeyim... 

Ebru Yenicevardarlı Ağırcan

5 Şubat 2017 Pazar

Sensizliğin Yıl Dönümü

Bugün karanlık bana, bugün ıssız.
Bugün bir veda havası, bugün kayıp....
Gözlerimden süzülen her yaşta uğurluyorum seni,
Her sene aynı günde bu kaçıncı ıstırap?
Bu, bugün, olmamalıydı.
Toprağından uzakta günler geçiyor,
Sensizliğin esintileri iliklerime işliyor.
Bugün biraz kızgın, biraz kırgın biraz da yas var üzerimde,
Sensizliğin yıl dönümü bugün,
Bugün, hiç gün doğmamalıydı.
Hep bir arayış var ruhumda,
Belki başka bir bedende karşıma çıkma umudunda,
Bir gelsen huzurunda diz çökeceğim.
Bir gelsen sımsıkı sarılacağım sana,
Bugün biraz hüsran var buralarda,
Bu, gün değil.

Ebru Yenicevardarlı Ağırcan

1 Kasım 2016 Salı

Azad


"- Josephine, Tanrı'nın merhameti ile varolan bir hiçlikten ışığa dönüşen kadın.. Sen, bir huzuru anımsatırcasına dudaklarımdan dökülen şarap ! Bir dokunsam kül olmuş ruhumu cennete eriştirebilecekmişsin hissi... Buradayım, avuçlarında kaybolası bir gecede af diliyorum senden !  Zaman, ahenk ile aynı döngüde hapsediyor benliğimi, geriye kalan ne var ise yitiriyorum. Nedensizce duraksıyorum, dayanamıyorum ve korkuyorum. Tanrı'ya yaktığım her mum gibi şuanda sönüyorum. "

Ebru Yenicevardarlı Ağırcan

3 Ekim 2016 Pazartesi

Bir An Meselesi

"- Josephine,
Yaşamak, sensizlik ile avunacağım bir an meselesi
Ölüm ise uçsuz bucaksız sana koşacağım bir labirent...
Daima var olman için elimden geleni ardıma koymazdım oysaki;
Şimdi bir avuç toprağa bakıyorum ve umut ediyorum; geri gelmen için
Kim bilir sensizliğin kaçıncı yılının kaçıncı günündeyim.
Kaç defa gülümsemeye mecbur kaldım verdiğim sözden beri,
Ve kim bilir kaç kelimeye sığdırmak zorunda kaldım seni...
Senin affına sığınmak, belki de Tanrı'yı bile es geçmektir.
Şu sıralar yüzüm yok toprağına dokunmaya...
Bir bilsen, ki bilirsin...
Ne kadar özledim..."

Ebru Yenicevardarlı Ağırcan

Lâl

  Bağırmak istiyorum, bir şeyleri dağıtmak, günlerce sövmek, hiç durmadan ağlamak istiyorum. Tüm iliklerime kadar titrerken artık kızgınlığı...